top of page

Kromoterapi: Renklerin İyileştirici Gücü


İletişim dilinde iç dünyamızı ve ruh halimizi zaman zaman renklerle anlatırız. Kimimiz karalara bağlar, kimimiz hayatına bir beyaz sayfa açar, kimimiz ise dünyaya toz pembe bakarız.

 

Peki, karalara bağlayan iç dünyamıza renk katmaya ne dersiniz?

 

İç dünyamız ile ruh halimizi yükseltmenin ve iyileştirmenin yolu da bir doz renkten geçiyor ve bu terapi yöntemi Antik Çağ’a dayanıyor.

 

Kromoterapi, Antik Çağ’dan günümüze kadar uzanan, 90’lı yılların sonunda Fransız Nöropsikiyastrist Dr. Christian Agrapart tarafından geliştirilen renklerin kullanım yoluyla iyileştirme tekniğidir. Kromoterapi başka bir deyişle RenkTerapisidir.

 

Renk Terapisi hem fiziksel hem zihinsel hem de duygusal bozuklukların iyileşmesine yardımcı olan sihirli bir terapi yöntemidir ve insanlarda bıraktığı etkiye göre hastalıkların tedavisinde yardımcı rol oynamıştır. Bu sayede kişilerde algıyı farklılaştırıp psikolojik dengenin yanı sıra fizyolojik dengeyi sağlamakta da destek olmaktadır.

 

Renk Terapisine göre mavi kalp atışını dengelediği ve kişide güven duygusunu tetiklediği için depresyon ve ağrıyı tedavi etmekte kullanılırken, turuncu kişide neşeli duygular uyandırarak beyin aktivitesinde canlılığı arttırıyor.

 

 

RENKLERİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ

 

Mavi: Rahatlatıcı ve sakinleştirici özelliği olması nedeniyle kan basıncını dengeler, kalp atışını ve solunum hızını dengeleyerek sakinliğe teşvik eder, yatıştırıcı özelliğine sahip bir renktir. Stres, zihinsel yorgunluk ve uyku problemlerine katkı sağlayarak süreci kolaylaştırır. Hipertansiyon ve ağrısı olan kişilerde iyileştirici etkisi yaratır. Mavi sezgiyi ve yeteneği uyandırır. Dengeli kullanılmadığında kişiyi melankoliye sürükleyebilir.

 

Kırmızı: Kalp atışı ve kan basıncını arttırarak adrenalin salgılanmasını sağlamasıyla metabolizmayı da hızlandırır. Fiziksel ilgisizlik, halsizlik, soğuk algınlığı, hipotansiyon durumlarında kırmızı renk önerilir. Dışa dönüklüğün bir işareti olarak da yorumlanır Dengeli kullanılmadığında asabiyet, saldırganlık ve aşırı yorgunluğa sebep olabilir.


Sarı: Güneş ışığını simgelemesi, canlandırıcı ve uyarıcı olması ile doğal ve etkili bir antidepresan olarak sunulur. Beynin heyecanlanmasına, berraklık ve neşe göstermesine olanak tanır. Dengeli kullanılmadığında sinirlilik ve önyargıya neden olabilir.


Turuncu: Hem kırmızı hem de sarı arasında yaşayan turuncu renk bu iki rengin karakterini yansıtır. Enerji ve berraklığı bir araya getirir. Duygusal sağlığı, iletişimi ve yaratıcılığı bir araya getiren turuncu, zihindeki engelleri aşmayı sağlar.Zihni harekete geçirdiği gibi canlandırır ve zihin berraklığını sunar. Dengeli kullanılmadığında sinirlilik ve huzursuzluk yaratabilir.

 

Yeşil: Doğayı simgelemesi ile kişiyi sakinleştirir. Fiziksel, zihinsel ve duygusal yorgunluklara iyi gelen doğal ve etkili bir renktir. Yenilenir ve hücrelerimizin büyümesini uyarır. Dengeli kullanılmadığındazayıflayabilir veya kişinin depresyona girmesine sebebiyet verebilir.  


Turkuaz:  Bağışıklık sistemini destekleyerek iltihabı veya enfeksiyonları yatıştırma özelliğine sahip bir renktir. Zihinsel berraklığı sağladığı gibi konsantrasyonu arttırır. Dengeli kullanılmadığında uyuşukluğa ve yorgunluğa neden olabilir.  


Magenta: Sinir sistemini güçlendirir, zihinsel aktivitenin bir motorudur. Kaygı, korku ve hafıza kaybı için kullanılır, ayrıca romatizma ve kan problemleriyle mücadeleye yardımcı olur. Dengeli kullanılmadığında gömülü öfkeyi tetikleyebilir ve üzüntüye neden olur.

 

“Bedenini değil önce ruhunu ve özünü giydir.” diyen bir stil danışmanı olarak bu blog yazımda sizleri renklerin iyileştirici gücü ile tanıştırmak ve hayatınıza katkı sağlamak istedim. Kromoterapiyi, renklerin iyileştirici gücünü her an birlikte yaşadığınız bedenlerinize giydirerek hem fizikselhem zihinsel hem de ruhsal şifanıza katkı sağlamaksa artık sizin elinizde.

 

Kıyafetlerinizde modunuzu yükselten, zihninizi berraklaştıran, ruhunuzu iyileştiren renkler olmazsa ne mi olur; bir reklam filminin cingılında dediği gibi “Hayattan rengi alın, geri neyi kalır ki?”



Yazının tüm hakları Meltem Konaklı Çelikkan'a aittir. Bu yazı referans gösterilmeden kullanılamaz. Bahse yazı 1 Mayıs 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

 





100 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page